26 Temmuz 2010 Pazartesi

Kusura bakma rahatsız ettim yine ama bişeyler demek istiyorum bi kaç gündür ama çekiniyorum,halamı? deme evet hala hemde şimdi gittikten sonra dahada bi çekiniyorumm.Arasammı dedim mesajmı atsam yoksa kağıda mı yazsam(ki bu şıkkı istemezsin galiba :) )die düşünüodum ama en iyisi burası galiba hemde uzun uzun anlatırım die düşündüm.
Hemde epeyi geç oldu saat.
Şimdi sana bişeler yazarken bide senin sorabileceğin soruları düşünerek yazıyorum,işim çok zor,hem anlatmak istediklerimi anlatıcam hem senin sorabileceğin soruları düşünüp yanıtlayacağım.Ama u sefer benimde sana bi sorum var :) bekle zamanı gelince sorucam.Uff senin ne soruların olabilirki gittinde ne değişti? olabilirmi acaba,bişe değişmedi herşey bi anda güzelleşmedi,zaten öle olmasınıda beklemiyordum.Evet özlüyorum,senleyken hayat güzeldi,keyifliydi,eğlenceliydi ama sonu belli bi hayattı,biz olmayacaktık hiç biz.sen diyordun ya seninki aşkmı die bende seviyorum demiştim,aşk nefes gibi içine çekiyorsun bütün vücudunu dolanırken,en uç,en hissetmediğin noktalarına bile gittiğinde mutlu oluyorsun,o nefes ayaklarını yerden kesiyor ya,ne güzel bi his,ama çıkıyor o hava sonunda vucüttan kalmıyor sonsuza kadar,ama sonunda çıkıyor,insanın yaşaması için değişmeli o hava,
ama dedim ya benimki sevgi die,sevgi nefes gibi değilki,kan gibi,dolanıyor sonsuza kadar insanın içinde her an,heryere gidiyor,belki o aldığın nefes gibi bi süper histe vermiyor,en azından farkına varmıyorsun dolaştığının ama yaşatıyor seni,farkında olmasanda,benimkide öle işte,nefes değil,kan gibi,senin hayatında bi dönem kalmak değil isteğim bundan sonrasını senle yaşamaktır istediğim.
Sen yoksun ya şimdi ama varsın aslında benim için demiştim daha öncede ben herşeyi iki kişi yapıyorum,sanki sen varmışsın gibi yanımda,yolda seninle müzik dinliyorum,bütün yemeklerimde başbaşayız iki kişi.
Bide inandın ya sevdiğime artık anlıyorsun dilimden heralde şimdi daha kolay anlarsın anlatmak istediklerimi çünkü biliyorsun neler hissettiğimi.
Böle işte bu yazıyı bişey düşünerek yazmadım uyuyamadım kalktım oturdum ve aklımdan ne geçiyorsa yazdım,daha önce yazdıklarımı okurdum elli kere hata yapmışmıyım ,ne yazmışım diye ama bunu hiç okumadan gönderiyorum çünkü hata yapmış olsamda anlıyorsun artık beni.bundan sonra ne olur bilmiyorum,bi daha yazarmıyım ama yazarsamda rahatsız ettiğim için şimdiden özür diliyorum...
seni seviyorum. ;)

dedim,hukuktan kaldımmoralim bozuk dedi,haklıydı...

27 Eylül 2009 Pazar

Biz Türkiyede yaşıyoruz ki

Türkiye'de yaşıyoruz biz ve bu ülke sınırları içerisinde yaşıyorsak bilmemiz gereken çok şey var.Öğrenememişsek bi el kitabı yapmamız lazım bizim,sınırdan girişte yada ilk doğduğumuzda elimize verilip onunla büyümek lazımdı.Biz Türkiyede yaşıyoruz ama kendimizi Danimarka veya Norveç gibi mi görüyoruz bilmiyorum.Biz Türkiyede yaşıyoruz ve biz ecelimizle ölmüyoruz.Biz dış etkilerle ölüyoruz veya ölme şansımız yüksek.Bi Danimarkalı gibi yatağımızda ölümü beklemiyoruz.Biz en olmadık şekillerlde ölüyoruz ve hiç bir zaman merak etmiyoruz nedenini,Allah aldı diyoruz.Biz böyle bi ülkeyken bi cinayet işleniyor ve 7 ay boyunca ülke olarak bu cinayete odaklanıyoruz.Danimarka olursun herşey normaldir bi cinayet olur böyle ilginç ve yüklenirsin.Ama bizim ülkemizde her gün onlarca böyle olay oluyor ve o denilen kamu vicdanı hiç sızlamıyor.
Ülke olarak başbakanımızında olmak üzere herkezin bir numaralı sorunu oldu bu münevver cinayeti.Bu ülkede ecelimizle ölmeyoruz dış etkenlerle ölüyoruz biz.Hiçbir zamanda niye ölüyoruz demiyoruz.Kader diyoruz Allah aldı diyoruz.Ben askere gidiyorum,bu ülke savaşta değil ama askerde ölebiliyorum,bayram oluyor eşimi dostumu ziyarete giderken yolda ölme olasılığım yüksek,İstanbul gibi bi metropol,kültür başkenti olan bi yerde yaşıyorum sabah işe giderken selde ölebiliyorum,maç kazanıyoruz penceredn bakarken silah ateşi ile ölebiliyorum,otobüste birine bakıyorum ne bakıyorsun lan deyip vurulabilme şansım var,sokakta gasp olabiliyorum,devlet bana radyosyonlu çay içirip kanser oluyorum boktan yere ölebiliyorum...
Sormuyoruz hiç neden askerde ölünüyor diye savaştamıyız,vatan sağolsun diyoruz,sormuyoruz ya bu yollar neden böyle diye,sel nasıl benim şehrimi yerlebir eder diye merak etmiyoruz.Ama C.G neden kestin,nerdeydin diye soruyoruz.Be adam 13 kişi İstanbula bi gece yağmur yağdı diye selde öldü hersene karadenizde seller oluyor,niye sormuyorsun neden devlet diye.
Yani biz bu ülkede ecelimizle ölmüyoruz,münevverde böyle öldü psikopatın biri öldürdü onu ama bundan bize ne bu kadar.Banane C.G nerde saklanmışsa,biz ülke olarak her olaya böyle bakmışken niye bu konu bu kadar uzadı.Evet anormal bi durum ama Türkiye için normal bi durum.Anormallik bizim normalimiz olmuş.Kamu vicdanı yakalatmış,yıllarca o kadar asker öldürüldü yok yere nerdeydi bu kamu vicdanı,o kadar faili meçhul var nerde sanıklar,daha bu yaz kuran kursunda 17 tane münevver öldü gaz patlaması ile nerde bunun suçluları,Bi seferde 17 münevver öldü.Ne dedi babası kızımız disco damı öldü kuran kursunda öldü.Yani discoda öleni Allah almıyor.Biz böyle bi ülkeyiz.Biz bi Norveç değiliz biz niye bu cinayeti böyle ülke meselesi yapıyoruzki.Bu olaylar ne ilk nede son.Ben bi günde 10 tane münevver olayı bulabilirim küçük bi araştırmayla.Bu ülkede neler olurken bize bu olayı dayatıyorlar.
İşte bunun içine medya giriyor.Medya inanılmaz büyük bi güçki buradan anlatılmaz.Bizim ne konuşacağımızı neleri sevip kimin yanında yer alacağımızı medya belirliyor.Medya deseydi bize Münevver o evde ne işi vardı şöle yaptılar böle yaptılar bizim halkımız oh oldu buldu belasını gibi şeyler diyecekti aynı olaya.Biz meraklı toplumuzuz merak ediyoruz C.G. nerde ne yapıyor ne içiyor diye,be3n olsam ne yapardım diyoruz,bize ne nerdeyse.En çok ta kamu vicadın lafına kızıyorum.Eğer kamu vicdanı böyle büyük bi baskı yapabiliyorsa çok vicdasızmış kamu.Neden yakalanmadı Çetin Emeçlerin Uğur Mumcuların Ahmet Taner Kışlalıların katilleri,nerde Aziz Nesini diri diri yakanlar kamu vicdanı yada vicdansız kamu.Medya ekmek yemek için bu olay buralara geldi Katil kaçtıkça merak büyüdü merak büyüdükçe medya ekmek yedi bu kadar basit.Yoksa Fatih Altaylı'nın umrunda değil Münevver K. yada Serhat Ulueren gerçekten üzülmüyor Beşiktaşın 6 haftada 6 puan almasına.

20 Ağustos 2009 Perşembe

ofsayt gole sevinmek

Kimine göre pozisyona girmek önemlidir kimine göre skor kimine göre sadece katılmak.Sadri Alışık ne kadar içten feryat ediyordu "budamı ofsayt hakim bey budamı ofsayt" diye.İnsanın içi parçalanıyordu.
Kim başarmıştırki bütün golleri nizami atabilmeyi,hepimiz atmışızdır ofsaytten goller,kimini hakem saymamıştır kimini karşı takım kimini topun sahibi olan çocuk.Sevinmişizdir ama belki bi saniyede olsa.Matematikten beş almışızdır,en kötü anda bile hatırlasak aldığımz beşi bi saniyeliğine de olsa seviniriz unuturuz herşeyi.öle bişe işte.Ama gol ofsayttir iptal edilmiştir ve biz en coşkun halimizle sevenlerimizle buluşmaya giderken birisi elinde bayrak veya ağzında düdükle golcüyü yani bizi o en coşkun en savunmasız,umutlarına en yakın olan noktadan alır en başa götürür.Bizede eşşek gibi sırıtmak kalır geriye...
Bende çok attım ofsaytten golde benimkisi biraz daha şizofrenik bir durum galiba ben hiç bir zaman ne o kötü hakemi gördüm ne kötü rakibi nede topun sahibini.Belkide gördüm uyanmak gelmedi rüyamdan en başa dönmek istemedim umutlarıma bu kadar yaklaşmışken.Nizami bi golmüş gibi koştum maviliklere ama ya hiç kimse gelmedi kutlamaya beni yada tek tük beni çok sevenler geldi bildikleri halde gol olmadığını.Hep kaçtım bana attığın goller ofsayt olum diyenlerden.Ne kadar kaçsamda gerçeklerden hep sahayı ıslak formamla terkederken gözüm kaçıyordu skorboarda,görüyordum karşımda yazan rakamı.Duşta ağlıyordum kimse görmesin diye soyunma odasında bile ağlamadım en ağır mağlubiyetlerde,17 Haziranda mesela,Çok ağır bi yenilgi almıştık hatırlıyorumda...